• Rubi
  • 12 Nov, 2025
  • 0 Comments
  • 8 Mins Read

İngilizce Öğrenirken Tıkandınız Mı? Bir Öğretmen ile Çalışma Vakti Geldiğini Gösteren 5 İşaret

Bir düşünün: Aylardır İngilizce çalışıyorsunuz. Popüler dil uygulamalarını indirdiniz, YouTube kanallarına abone oldunuz, renkli post-it’lerle tüm odanızı kapladınız. Gramer kurallarını “biliyorsunuz”. Kelime listeleri ezberlediniz. Ama o kritik anda… Yabancı müşterilerle dolu bir Zoom toplantısında size aniden yöneltilen basit bir soruda. Veya bir turistin size “Excuse me…” diye başlayan o anlık sorusunda… Donup kalıyorsunuz. Zihniniz bomboş. Bildiğiniz her şey uçup gitmiş gibi. Eğer bu senaryo size acı verici bir şekilde tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Bu bir “başarısızlık” değil, sadece bir “işaret”. Bu, kendi kendinize gidebileceğiniz yere kadar geldiğinizin ve artık size özel bir rehbere, bir “tutor”a ihtiyacınız olduğunun sinyalidir. Bu “donup kalma” anlarının sebebi genellikle bilgi eksikliği değil, psikolojiktir; “hata yapma korkusudur”. Asıl ihtiyacınız olan şey daha fazla kelime ezberlemek değil, o kelimeleri korkmadan kullanabileceğiniz güvenli bir alandır. Bir uygulamanın veya kalabalık bir sınıfın çözemeyeceği bu sorunu, yalnızca sizin hızınıza ve ihtiyaçlarınıza odaklanan birebir bir tutor çözebilir.

İngilizce Özel Ders (Tutor) Sadece “Ders” Değildir

Kendi kendinize öğrenmek (self-study), bir haritayla ormanda yol bulmaya benzer. Mümkündür, ama yorucudur ve kaybolma ihtimaliniz yüksektir. Bir İngilizce tutor ise, o ormanı avucunun içi gibi bilen bir rehberdir. Size sadece haritayı vermekle kalmaz, kestirmeleri gösterir, tehlikeli (ve gereksiz) yollardan sizi uzak tutar ve en önemlisi, yorulduğunuzda sizi motive eder. Özellikle de English with Rubi gibi kişiselleştirilmiş bir programda , dersler sizin hızınıza, hedeflerinize ve hatta ilgi alanlarınıza göre şekillenir. Yolculuk “size özel” hale gelir. Bu, bir “ders” değil, bir “mentorluk” ilişkisidir.
Ahmet’i ele alalım. Ahmet bir mühendis ve kariyerinde yükselmek için İngilizce şart. Her pazartesi “Bu hafta günde 1 saat” hedefiyle başlıyor. Çarşamba günü yoğun bir proje geliyor, perşembe yorgunluk çöküyor ve cuma günü geldiğinde, o hafta İngilizce için yaptığı tek şey, bir uygulamanın “Aman, 3 gündür girmedin, serini kaybetme!” bildirimini sinirle kapatmak oluyor. Ahmet’in sorunu tembellik değil; sorunu “sistemsizlik” ve “tükenmişlik” (burnout).
Motivasyon, tıpkı bir kas gibi, çalıştıkça güçlenir ama aynı zamanda dinlenmeye ve doğru beslenmeye (ilgi çekici içerik) ihtiyaç duyar. Genel kurslar veya sıkıcı uygulamalar sizin kişisel programınıza veya ilgi alanlarınıza uyum sağlayamaz. Bu yüzden bir süre sonra “angarya” gibi gelmeye başlarlar. Dil öğreniminin sırrı hızda değil, “istikrarda gizlidir”. İstikrar (consistency) olmadan dil öğrenimi olmaz. Motivasyonunuzun kaybolmasının nedeni, aslında “sürdürülebilir bir programınızın” olmamasıdır. Bir tutor, sizin “sorumluluk ortağınız” (accountability partner) olur. O dersin bir saati ve günü vardır. Bir uygulamayı görmezden gelmek kolaydır, ancak ekranın karşısında sizi bekleyen birini (tutor’ınızı) görmezden gelmek çok daha zordur. Bu, sizi yolda tutan pozitif bir sosyal baskıdır. English with Rubi, haftalık 3 (Basic), 4 (Standard) veya 5 (Premium) derslik planlarıyla size bu sürdürülebilir sistemi sunar. Ama daha da önemlisi, motivasyonunuzu kişiselleştirir. Biliyor muydunuz? English with Rubi’de ödevler “eğlenceli ve öğrencinin ilgi alanlarıyla ilgili” verilir. Yani eğer filmlerle ilgileniyorsanız, ödeviniz sevdiğiniz bir filmi tartışmak , eğer müzikle ilgileniyorsanız, müzik trendleri hakkında konuşmaktır. Bir tutor, öğrenmeyi “angarya” olmaktan çıkarıp “kişisel bir hobiye” dönüştürür. Motivasyon sorunu da böylece temelden çözülmüş olur.

2. İşaret: Konuşma Anında “Donup Kalıyorsunuz”

“Donup kalmak”. Bu hissi çok iyi biliyorum. Zihninizde bir sürü kelime var, gramer kuralları yerli yerinde. Ama biri size İngilizce bir şey sorduğunda, sanki beyninizdeki tüm İngilizce dosyaları kilitleniyor. Sadece “Yes” veya “No” diyebiliyorsunuz, oysa çok daha fazlasını söylemek istiyorsunuz. Tam da dediği gibi, “Ne diyeceğimizi bilmemize… rağmen”. Bu, dil bilmemek değil, dili “kullanamama” kaygısıdır. Bunun temel nedeni “hata yapma korkumuzdur”. “Ya yanlış telaffuz edersem?”, “Ya karşıdaki dediğimi anlamazsa?”, “Ya ana dili İngilizce olan bu kişi benimle alay ederse?”. Bu kaygı, akıcılığın önündeki en büyük duvardır. Kalabalık sınıflarda veya pratik yapma şansı bulamadığınızda bu duvar daha da yükselir. Konuşma, kas gibidir; kullanmadıkça zayıflar, kullandıkça güçlenir. Bu duvarı yıkmanın tek yolu, sizi yargılamayacak, güvenli bir alanda sürekli pratik yapmaktır. English with Rubi’nin “Speaking Practice” (Konuşma Pratiği) kursları tam olarak bunun için tasarlanmıştır. Birebir derslerde , tüm odak sizin üzerinizdedir. 50 dakikalık ders boyunca sürekli konuşan siz olursunuz. İyi bir tutor, siz “donup kaldığınızda” bunu fark eder ve sizi o panikten kurtaracak doğru soruyu sorar. Bu dersler, bir “konuşma pratiğinden” çok, bir “akıcılıkta tıkanıklık açma” (fluency unblocking) seansıdır.

İngilizce özgüveninizi birlikte inşa edelim.

9731561 copy

3. İşaret: Ne Yapacağınızı ve Nasıl İlerleyeceğinizi Bilmiyorsunuz

Bir tutor, sizin kişisel “eğitim koçunuzdur”. English with Rubi’de her öğrenciye özel bir yol haritası çizilir. Önce seviyeniz ve ihtiyaçlarınız ölçülür (“measures learners’ language levels, finds their needs”). Ardından size özel bir plan oluşturulur. Bu planın omurgası, uluslararası geçerliliği olan British Curriculum’a (İngiliz Müfredatı) göre yapılandırılmıştır.

4. İşaret: Gökyüzüne Ulaştığınızı Hissediyorsunuz (O Meşhur “Plato”dasınız)

İngilizce öğreniminde buna “Intermediate Plateau” (Orta Seviye Platosu) denir. Başlangıçta (A1-A2) her gün yeni bir şey öğrenirsiniz ve ilerleme çok hızlıdır. “My name is…” demekten “I went to the cinema yesterday” demeye geçmek devasa bir adımdır. Ancak B1/B2 seviyesine geldiğinizde, ilerleme yavaşlar. Artık dizileri altyazılı (eh, biraz) anlıyorsunuz, derdinizi anlatıyorsunuz (bir sandviçi sorunsuz sipariş edebiliyorsunuz) , ama… daha iyi olmuyorsunuz. Kullandığınız kelimeler aynı, kurduğunuz cümle yapıları benzer. Bu, öğrenmeyi bıraktığınız için değil, artık daha “incelikli” (nuance) konulara ve kelime dağarcığına ihtiyacınız olduğu içindir. [Çözüm/Köprü: Konfor Alanını Zorlamak] Platoyu aşmak, genel İngilizce bilgisiyle değil, dile “maruz kalarak” ve özellikle “konuşma pratiğini” (speaking practice) ihmal etmeyerek mümkündür. Bir tutor, sizi bu konfor alanından (comfort zone) çıkarır. Kendi başınızayken “dün ne yaptın?” pratiği yaparsınız, bir tutor ile “gelecek hayallerin ve profesyonel hedeflerin” hakkında felsefi bir tartışma yaparsınız.

5. İşaret: Ustalaşmanız Gereken Çok Spesifik Bir Beceri Var

  • Hayalinizdeki iş için kritik bir İngilizce iş mülakatı.
  • Akademik bir konferansta yapmanız gereken bir sunum.
Bu hedefler, “genel İngilizce” bilgisiyle aşılamaz. Nokta atışı, hedefe yönelik ve acil bir hazırlık gerekir. Bu, İngilizce öğrenmek değil, İngilizce “performans sergilemektir”. [Çözüm/Köprü: Kişisel Performans Koçunuz] İşte burada “kişiselleştirilmiş” dersin gücü ortaya çıkıyor. Genel bir “Business English” kursu size “toplantı odası kelimeleri” öğretir. Oysa English with Rubi ile bir tutor, doğrudan sizin 1 hafta sonra gireceğiniz o mülakata odaklanır. Sizin CV’niz üzerinden, “Tell me about yourself” (Bana kendinden bahset) sorusuna en etkili cevabı hazırlamanız için sizinle çalışır. English with Rubi’nin Intermediate seviye müfredatında zaten “arrange a job interview and interview for a job in your area of expertise” (bir iş mülakatı ayarlamak ve uzmanlık alanınızda mülakata girmek) pratiği bulunur. Bu “hiper-kişiselleştirme” demektir. Ders “Yazılımcılar için Mülakat” gibi genel bir ders değildir; *sizin* uzmanlık alanınıza, *sizin* CV’nize ve *sizin* hedeflediğiniz şirkete göre hazırlanır. Bir tutor bu noktada “dil öğretmeninden” “kariyer koçuna” dönüşür. Bu, birebir tutor modelinin en güçlü olduğu alandır.

Peki, Sizin İşaretiniz Hangisi?

Bu 5 işaretten bir veya birkaçını yaşıyorsanız, şu an durup düşünme zamanı. Kendi kendinize çabalamak takdire şayan, ancak zaman kaybetmek lüksünüz olmayabilir. İngilizce öğrenmek bir maratondur ve bir antrenörle (tutor) koşmak, hem yolunuzu kısaltır hem de yolculuğu daha keyifli hale getirir. Eğer “donup kalmaktan” sıkıldıysanız, o “platoda” daha fazla zaman kaybetmek istemiyorsanız veya o önemli “mülakat” için desteğe ihtiyacınız varsa, belki de tek başınıza çabalamayı bırakıp profesyonel bir destek alma zamanı gelmiştir.
Hemen Şimdi Ne Yapabilirsiniz?
Bu yazıyı kapattıktan sonra, 10 dakikanızı ayırın. İngilizce öğrenirken “takıldığınız” veya “keşke şunu söyleyebilseydim” dediğiniz 3 anı (bir kelimeyi hatırlayamadığınız, konuşamadığınız, anlamadığınız) bir kağıda yazın. İşte bunlar, bir tutor ile ilk dersinizde konuşacağınız konulardır ve sizin kişisel yol haritanızın ilk taslağıdır. English with Rubi, sizin benzersiz ihtiyaçlarınızı anlayan, British Curriculum temelli, yapılandırılmış ama esnek bir yaklaşımla ilerler. Bizimle sadece gramer değil, İngilizceyi özgüvenle kullanma becerisi kazanırsınız.

Rubi ile İngilizce becerilerini geliştirmeyi dene

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *